Anayasayı Koruma Örgütü’nün (BfV) Şubat ayının son günlerinde yayınladığı ve PKK’ye ilişkin büyük manipülasyonları içeren bültenine ilişkin tepkiler devam ediyor. Almanya Sol Parti’nin önemli isimlerinden Gregor Gysi “yasak yerine diyalog” önerisinde bulundu. Kürtlerin mücadelesinin görülmesi gerektiğine vurgu yapan Gysi, Kürt karşıtı bir duruş sergilendiğine dikkat çekti.
Gregor Gysi, Almanya’da legal ve yasal zeminde faaliyetlerini sürdüren Kürt kurumlarınına ilişkin manipülasyonla dolu bir bülten yayınlayan Anayasa’yı Koruma Örgütü’nün tek taraflı davrandığını belirterek, “PKK yasağı gibi istihbaratın bülteni de tek taraflı ve yanlıştır” dedi.
Gysi, sözlerine şöyle devam etti: “Kürtlerin farklı ülkelerde verdiği mücadele ve gelişimi görmek gerekir. Bunun yanında Kürtlerin Türkiye ve Suriye’de Erdoğan’a karşı verdikleri mücadelenin de görülmesi gerekir. Aslında tek çözüm diyalogdur. Diyaloglar çözer, yasaklar değil!”
Rote Hilfe: Denemediği yol yok
Öte yandan Rote Hilfe Yönetim Kurulu Üyesi Anja Sommerfeld de gazetemiz aracılığıyla Anayasayı Koruma Örgütü’nün PKK bültenine tepki gösterdi.
PKK yasağına dikkat çeken Sommerfeld, “1993’te getirilen PKK yasağından bu yana Kürt aktivistlere sayısız ceza verildi. Para cezasından hapis cezalarına kadar uzayan bu durum, 1994 Hannover’de bir katliama kadar vardı. Genç aktivist Halim Dener, duvara afiş asarken polis tarafından öldürüldü. Baskı uygulayan Alman makamları, Kürt Özgürlük Hareketi’ni güçsüzleştirmek için denemediği yol yok. Özgürlük Mücadelesi’ni karalamaya çalışanlar, geçtiğimiz ay çıkardıkları bültenle bunu kanıtladı” açıklamasında bulundu.
Çaresizliğin de göstergesi
İstihbarat tarafından hazırlanan bültende PKK ideolojisinin çarpıtıldığına dikkat çeken Sommerfeld, “Alman hükümeti, bu bültenle niyetini belli etti: Bir yandan Türk hükümeti ile siyasi olarak güçlendirilmek istenirken, diğer yandan Kürt Özgürlük Mücadelesi’nin gelişkin fikirlerini karalanmak ve bununla birlikte hareket ile dayanışma zorlaştırılmak isteniyor” dedi.
“PKK yasağı, bu yasağı kabul edenlerden çok Almanya’da haklar ve ilerici bir sosyal düzen için yaşayan Kürtlerin büyük bir kısmına yöneliktir” diyen Sommerfeld, “Kapatılan müzik yapım şirketi, kitap yayınevi ve baskında Kürtçeye çevrilmiş edebiyat kitaplarının el koyulması gibi devlet saldırıları, aynı zamanda Alman makamlarının ne kadar çaresiz olduğunun göstergesidir” diye ekledi.
Şubat sonunda çıkarılan bültende Alman vatandaşlarının ve Sol Parti’nin Kürtlere artan desteğinden Alman istihbaratının duyduğu rahatsızlık belli oluyordu. Bültende PKK’nin tarihi ve ideolojisi hakkında ise manüpülatif ifadeler kullanılmıştı.
Sol Parti Federal Parlamento Milletvekili Ulla Jelpke, Federal Hükümet’e konu hakkında soru önergesi sunmuştu.
Önergede şu sorular yer almıştı:
- Bülten, hangi kaynaklara dayanarak hazırlandı?
- Hangi kamuoyuna hitap edilmesi hedefleniyor?
- Bülteni kimler hazırladı, hangi niteliğe sahipler?
- Kapak fotoğrafta kullandığınız bayrağın (Güney Kürdistan Federe Yönetimi’nin resmi bayrağı Ala Rengîn) PKK ile ilgisi nedir?
- Bültende Türk devletinin Kürt meselesinde taviz verdiğini belirtmişsiniz. Bunu açar mısınız?
- Öcalan’a “Apo” denildiğini, bunun Abdullah’ın kısaltılmışı yerine “amca” demek olduğunu belirtiyorsunuz. Bu kanaate nasıl vardınız?
- PKK’nin İslam, aşiret ve klan yapılar gibi değer, ahlak ve şeref olgularından dolayı başarı elde ettiğini iddia etmişsiniz. Bunun kaynağı nedir?
- Öcalan’ın “idam korkusundan” bağımsız devletten vazgeçtiğiniz belirtmişsiniz. Federal Hükümet, 1993’teki ateşkes ve bağımsız Kürdistan’dan vazgeçildiğine dair bilgiye sahip mi?
- Hükümet, neye dayanarak PKK’nin bağımsız Kürdistan talebini sürdürdüğünü iddia ediyor?
- NAV-DEM’in PKK’nin bir parçası olduğunun kanıtı var mı?
- Sol Parti ile PKK’nin ortak çalıştığına dair kanıt var mı?
Link: http://yeniozgurpolitika.net/kurtlere-karsi-yasak-degil-diyalog/